KARAMOLOĞLU; MİLLET İKTİDARIN DENEME YANILMA TAHTASI DEĞİL


SAADET LİDERİ KARAMOLLAOĞLU, BASIN TOPLANTISINDA TARTIŞMALARA NEDEN OLAN KHK'LARI DEĞERLENDİRDİ:
"MİLLET İKTİDARIN DENEME YANILMA TAHTASI DEĞİL!"
Doğu'daki OHAL'i kaldırmak için gelenler Türkiye'yi OHAL ile yönetiyor!

Saadet Lideri Temel Karamollaoğlu, partisinin haftalık olağan basın toplantısında, son günlerde tartışma konusu olan KHK'ları değerlendirdi. Kanun Hükmünde Kararnamelerin bazıları tarafından 'Karun' Hükmünde Kararnamelere dönüştüğüne dikkat çeken Karamollaoğlu, "Anayasa ile teminat altına alınmış temel ve hak ve özgürlükler bir kararname ile rafa kaldırılıyor" diye tepki gösterdi.

 

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık olağan basın toplantısında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Karamollaoğlu, son çıkan Kanun Hükmünde Kararnameleri, OHAL sürecini, tek tip elbise, taşeron ve memur alımı konularında önemli değerlendirmelerde bulundu.

Partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında Karamollaoğlu,    2017 yılının son basın toplantısını düzenlediklerini değinerek, "2017 yılında da umutlar karamsarlığa, beklentiler hayal kırıklığına dönüştü.  Ama biz gelecek adına umudumuzu koruyoruz. İnşallah 2018 yılı, Yaşanabilir bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye, Yeni Bir Dünyanın kurulmasına vesile olur." dedi.

2018 YILI OHAL'SİZ BİR TÜRKİYE OLSUN

Karamollaoğlu, 2018 yılından en büyük beklentilerinin OHAL'siz bir Türkiye olduğunun altını çizerek, "Türkiye 20 Temmuz 2016 yılından OHAL ile yönetiliyor.  15 Temmuz'dan bu yana 30 ayrı KHK yayınlandı.  Neredeyse, KHK ile düzenlenmeyen tek bir konu, tek bir alan kalmadı. Kanunun yerini kararname, Meclis'in yerini saray, 80 milyonun iradesini bir kişi aldı. Binlerce insan bir kararname ile ihraç ediliyor. Devasa kuruluşlar bir kararname ile kapatılıyor. Anayasa ile teminat altına alınmış temel ve hak ve özgürlükler bir kararname ile rafa kaldırılıyor. Bu yüzden bizim 2018 yılına ilişkin ilk temennimiz OHAL'siz  bir  Türkiye'dir.   Çünkü esas olan Külliye'nin iradesi değil Türkiye'nin iradesidir. Bazıları Kanun Hükmünde Kararnamelere, 'Karun Hükmünde Kararnameler' diyor. Bu üzücü bir vaka ve hadisedir. Bu zihinlerde iz bırakıyor. Tarihe bir hüküm olacak geçiyor. Mutlaka yapılan kasıtlı yanlışlardan dönülmelidir" değerlendirmesinde bulundu.

TÜM TÜRKİYE'Yİ OHAL İLE YÖNETİYORLAR

AK Parti 15 yıl önce Doğu'daki OHAL'i kaldıracağını söylemesine rağmen şimdi bütün Türkiye'yi OHAL ile yönettiğine dikkat çeken Karamollaoğlu,  konuşmasını şöyle sürdürdü:  "Şimdi size AK Parti'nin kendi programından aynen alıntılayarak bir cümle okumak istiyorum.  'AK Parti, teröre tepki olarak maksadını aşan ve bölge halkını rahatsız eden bazı uygulamaların terk edilmesi ve yıllardır devam eden OHAL uygulamasının tamamen kaldırılmasını hedeflemektedir. Suçlu insanlar karşısında caydırıcı ve masumları koruyucu bir tavır sergilemesi gereken devletimizin, suçsuz insanlara şefkatle muamele etmesi gerektiğine inanıyoruz.' Görüldüğü gibi,  'Güneydoğu'daki OHAL'i kaldıracağız' demişler, şimdi Bütün Türkiye'yi OHAL'le yönetiyorlar.   'Teröre tepki olarak maksadını aşan ve bölge halkını rahatsız eden uygulamaları terk edeceğiz' demişler. Şimdi kendileri, '15 Temmuz'u gerekçe göstererek maksadını aşan ve bütün insanları rahatsız eden' icraatlar yapıyorlar.  'Suçsuz insanlara karşı şefkatle muamele edeceğiz' demişler. Bugün ise suçlu- suçsuz ayrımı yapmadan öfke ile hareket ediyorlar."

ÇOK YANLIŞ VE UCU AÇIK BİR DÜZENLEMEDİR

Resmi Gazete'de yayımlanan son KHK'lara değinen Karamollaoğlu, Hükümete önemli uyarılarda bulunarak, "Son KHK'da yer alan; '15 Temmuz darbe girişimi ve 'girişimin devamı niteliğindeki eylemlere' müdahale eden sivillerin cezai sorumluluğu doğmayacağı' ifadesi kanaatimizce çok yanlış ve ucu açık bir düzenlemedir.  Bu tür kararnameler yarın beklenmeyen ve istenmeyen sonuçlar ortaya çıkarabilir.  Bu ülke geçmişte, kendisini devlet yerine koyan, devlet adına iş yapmaya kalkanlardan çok çekmiştir.  Beyaz Toroslar, faili meçhuller hala bu milletin hafızasında canlılığını korumaktadır.  'girişimin devamı niteliğindeki eylemler?'  ifadesiyle ne kastedilmektedir? Bir olayın darbe girişiminin devamı olup olmadığına kim karar verecektir? İktidar ve onun kayıtsız- şartsız destekçiliğine soyunanlar, bu endişeleri dile getirenleri FETÖ'cülükle suçlamak yerine bu ve benzeri soruları hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde izah etmek zorundadır" diye uyardı.  

TÜRKİYE'DE GUANTANAMO ALGISI OLUŞTURURSUNUZ!

Karamollaoğlu, KHK ile FETÖ sanıklarına getirilen tek tip elbise düzenlemesine değinerek, şu uyarılarda bulundu: " Tecrübe edilen şey tecrübe edilmez.  Tek tip kıyafet zorunluluğunu bu ülke 12 Eylülde tecrübe etti.  Tek sonucu dünya kamuoyunda Türkiye'yi daha da itibarsızlaştırmak oldu.  Bugünde aynı hataya düşülüyor. Kaş yapacağım derken göz çıkarılıyor. Tek tip elbise ne adalete, ne devlete ne de millete değil,  ancak ve ancak FETÖ'nün işine yarar. Türkiye'yi uluslararası kamuoyunda itibarsızlaştırmak isteyen lobilerin işine yarar.  Kendi elinizle Türkiye'de Guantanamo algısı oluşturmuş olursunuz.  Biz her zaman söylediğimizi bir kere daha söylüyoruz; bu ülkeye ihanet etmiş, darbe teşebbüsünde bulunmuş kim varsa en ağır biçimde cezasını çekmelidir. Lakin bu süreç yürütülürken en azami hassasiyet ve en doğru metot seçilmelidir."

KHK İLE YÖNETİLEN ÜLKEYE YATIRIMCI GELMEZ

Türkiye'nin son zamanlarda döviz sıkıntısı çektiğini belirten Karamollaoğlu, "Çin bankalarında kredi arıyoruz.  Yabancı yatırımcı Türkiye'ye gelmemekte hatta var olan da kaçmaktadır.  Hükümet bunun sebebini kendisine sormak zorundadır?  Düşüncesizce hazırlanan KHK'lar maalesef sadece adalete değil ekonomimize de darbe indiriyor.  OHAL ile yönetilen, KHK ile yönetilen, bir kişinin iki dudağının arasındaki talimatlarla yönetilen bir ülkeye yatırımcı gelmez,  Çünkü kendisini güvende hissetmez.  Bu yüzden bir kere daha uyarıyoruz; Türkiye Cumhuriyetinin KHK'larla ve OHAL ile daha fazla yönetilmesi mümkün değildir. Bu gidiş ekonomimizden, adalet sistemine bütün kurumlarımızda yaşanan krizi derinleştirmektedir.  Biran önce kendinize gelmez,  aklı selim ile hareket etmezseniz bunun sorumluluğundan da kurtulamazsınız" diye konuştu.

TAŞERON İŞÇİYE LÜTUF DEĞİL, HAKKIDIR!

Son günlerde gündemden düşmeyen taşeron meselesini değerlendiren Karamollaoğlu, "Türkiye'de 1 milyona yakın taşeron işçinin kadroya alındı. Bu sevindirici bir karar olmakla birlikte eksik bir karardır.  Özellikle de, taşeron işçilerin daha önce ortaya çıkan haklarından feragat etmeye zorlanmaları son derece yanlıştır.  Bu adilane bir tutum değildir.  Taşeron işçiye kadro bir lütuf değil işçinin hakkıdır. "Biz size kadro ihsan ettik,  biz ne diyorsak onu kabul edeceksiniz" anlayışı son derece yanlış bir anlayıştır. Biz taşeron işçilerin kayıtsız şartsız kadroya alınmalarını talep ediyoruz" diye çağrıda bulundu.  

MİLLET İKTİDARIN DENEME YANILMA TAHTASI DEĞİL

Bylock'ta Zoka meselesine değinen Karamollaoğlu, yetkili kurumların olaya el attığını ve mağdurlar hakkında tahliyelerin başlamasının sevindirici bir durum olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Aylardır hapis yatan bu insanlara devletimiz tarafından en kısa zamanda iade-i itibar yapılması şarttır. İşlerinden ihraç edilenlerin, açığa alınanların görevlerine iade edilmesi gerekir. Ne yazık ki bu süreçte hükümet mutedil bir yol izleyememiş, kurunun yanında yaşta yanar mantığı ile binlerce insanı mağdur etmiştir. Bugün geldiğimiz süreçte ise yanlış yaptığını fark ederek, mağdurları tahliye etmeye başlamıştır.  Temennimiz bir daha böyle bir süreç ile bu milletin karşı karşıya getirilmemesidir.  Bu millet iktidarın deneme yanılma tahtası değildir.  Yapılan hatalar sadece "pardon" diyerek telafi edilemiyor.  Bu vesile ile mağdurlara, tahliye olanlara geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Bu meseleyi özenle takip eden Saadet Partimizin Antalya il başkan yardımcısı Av. Ali Aktaş'a bu vesileyle teşekkür ediyorum. Saadet Partisi bundan önce olduğu gibi bundan sonra da yaşanan bütün haksızlıklara karşı en gür seda ile karşı durmaya devam edecektir."

 

Son Fotoğraflar

Tüm Fotoğraflar